25 Aralık 2015 Cuma

AMAN POSTACI GELMESİN

Yolunu dört gözle beklediğimiz, askerimizden, sevgilimizden, arkadaşımızdan velhasıl ümitlerimizin coşkularımızın mutlu haberlerini getiren, uğruna "bak postacı geliyor selam veriyor.." diye şarkılar yazdığımız o postacılar yok artık. Şimdi o haberlerin, mektupların, bayram tebriklerinin yerine faturalar, banka ekstreleri getiren ve son olarak da canımızı birhayli acıtan TRAFİK CEZALARI taşıyan postacılara dönüştü.
Sanırım artık tuzaklar olmadık yerlere kuruluyor ve bu tuzakların başına da gizli kameralar yerleştiriliyor ve birkaç gün sonra da sevimli postacı kapıya dayanıyor.
2 Aralıkta ilk cezamı kesmişler orada yazıyor " İhlal süresi 1 dakika bedel 88 TL neyse ödedik. Kaldı ki kurallara harfiyen uymakla övünüyorduk ama öyle olmadığı fotoğrafıyla kanıtlandı ve "Lazın dediği gibi bu da bana ders olsun" dedik. Bu gün yine kapı çaldı yine tanıdık postacı içimiz cızz etti.
cenazeye yetişmek için önümüzü kesip bizi kıpırtısız bırakan Istanbul trafiğine ceza yok ama cenazemize yetişelim kaybı telafi edelim diye gaza biraz dokunduk " 104 km. ile tuzaklardan birine yakalanmışız" ceza 391 TL. tabii bu bize yol su elektrik olarak geri dönecek eminim. Daha çok yol demek daha çok araba  ve daha çok trafik cezası, daha çok yakıt ve daha çok kazanç. Daha çok su demek daha çok suya zam daha çok elektrik faturası vs. Evvelki ay Konya'ya arabayla gitmiştim. birçok defa şehirde kayboldum. Buralarda kameralara yakalandıysam eğer bu yılki tatil parasını harcadım demektir. AMAN POSTACI LÜTFEN GELME BEKLENMİYORSUN.

2 Aralık 2015 Çarşamba

EN İYİSİNDEN OLSUN !

       Beyaz eşya mağazası olan bir dostumu ziyarete gitmiştim. Bir taraftan laflıyor bir taraftan da çaylarımızı yudumluyorduk.
       Dostumun dikkati sürekli dağılıyordu. Bir kulağı bende ama iki gözü ve bir kulağı da dışardaki tezgâhtarı ile müşterisindeydi. Huzursuz olmuştum ve ağzımın yanması pahasına hızla çayımı bitirip çıkmaya karar vermek üzereydim ki deneyimli bir iş adamı olan dostum. Eliyle bana bir "Dur" işareti yaptıktan sonra daha önceden tanıdığı müşteriye adıyla seslendi. "....yahu gel hele senin derdini anlayalım. Bulaşık makinelerinin hepsi en iyisidir ama program sayıları farklıdır. bu fark da her defasında birkaç yüz lira pahalılık getirir. Tezgahtar sana iki programlı makine tavsiye ediyor ve doğrusu da bu."
       Müşteri. "İyi de ben dört programlısının en iyisi olduğunu duydum onu istiyorum."
      "Yahu arkadaşım ben ne kadar pahalısını satarsam o kadar çok kazanırım. Biz seni düşünüyoruz sizin için en uygunu iki programlısıdır. Yazık değil mi parana.?"
       Aslında bu programların neye yaradığına hiç kafa yormamıştım. Önüme çıkınca ben de kulak kesilmeye başladım. Eve gider gitmez bizim emektarın kaç programlı olduğunu hanıma soracağım.
Bu ara iş kızışmaya başladı. müşteri,
        "Yahu şuna "elimizde yok sana elimizde olanı verelim" desene. Beni neden uğraştırıyorsun" demez mi.
         Dostum hiç sinirlenmedi ve sabırla anlatmaya başladı.
        "Bak Ali kardaşım, iki programlı makineler tüm senin bulaşıklarını yıkar. Üç programlılara kristalleri yıkayan bir program ilave edilmişdir. Dört programlılar bir de gümüş takımları yıkayacak program ilave edilmişidir. Senin Kristallerin var mı?"
       "Yok"
       "Peki gümüş takımların var mı?"
       "Yok."
       "Yahu sana işte bunu anlatmaya çalışıyorum. Makinelerin her şeyi aynı, sadece beyinlerinde iki fazla program var ve bu işe yarıyorlar. Benim dürüstlük borcum bunu sana anlatmak ve elimde hepsinden var şimdi hangisini istersen hemen teslim ederim."
        "..........Bey, sen bana en iyisini yani dört programlısını ver. Köyde sonra bana en kötüsünü almış diye dedikodu yapar dalgaya alırlar. Sen boşver kristali gümüşü, en iyisi olsun." deyince iş tatlıya bağlanmış oldu.
        Lüks, teknoloji, konfor herkese gerekli ama hayatımız o konforu doldurmaya hazır değilse ne olacak. Fazlası israf olmayacak mı. Tüketirken bilinçlenmeyecek miyiz? Haa bizim makinede kristal ve gümüş programları yokmuş. Ne kristalimiz var ne de birkaç gümüş takıdan başka gümüşümüz. Hanım bunları bilerek seçmiş makinemizi sağ olsun. Ben bu konuşmayla öğrenmiştim.
Konforunuz bol olsun.