Konu tatil olunca talepler oldukça farklıdır. Kimi en lüksünü, kimi en havalısını, kimi görmediği yeri kimi de bulunduğu daimi ikametinden oldukça uzaklaşmayı tercih eder.
Biz genellikle uzak ve nispeten görülmedik yerleri tercih edenlerdeniz. Tabii ki hesaplı olması da aradığımız özelliktir.
Birkaç ertelemeden sonra sonunda nihayet gidebilmeyi başardık.
Bu kez bir tavsiyeyi internette iyice araştırıp gitmeye karar verdiğimiz yeri neredeyse burnumuzun dibi sayılacak BURHANİYE ÖRENDE bulduk. ALTIN KAMP. Önce biraz düş kırıklığı yaşadığımızı kabul etmeliyim. Oldukça mütevazı şartlarla karşılaştık Sabırlı olun anlatacağım.
TV yok, İnternet yok, Buzdolabı yok ama tertemiz ve 1975 yılında yapılmış 22 odalı bir otel.
Buranın kuruluşu otelcilik üzerine değil kampçılık ve karavancılık üzerine kurulmuş. 20 metreyi aşkın boyları ile sahil çamları, akkavaklar, ve özenle korunmuş bir çok ağaç türü burayı bir şemsiye gibi örterken kampçılar çadırlarında ortalık sıcaktan kavrulurken serin bir gölgede keyif çatıyorlar . Bu yıl ALTIN KAMP'ın tadı damağımızda kaldı. sanırım birkaç yıl burada olacağız.
Şuna da açıklık getirmekte yarar var. Başta söylediğim TV yok Bunun eksikliğini hiç duymadık. İnternet yok hiç dert edinmedik ve kendi günümüzü ve kendi gündemimizi yaşadık. Telefonları bile fazlaca aramadık. Doğal yaşantımız böyle değil miydi zaten. Kafeteryada soğuk sıcak ne ararsanız vardı. Buzdolabının gereğini de duyduğumuzu söyleyemem. Deniz buz gibi. Kumsal harikulade ve tertemiz. Hakim kuzey rüzgarı burayı teğet geçiyor ve denizde dalga oluşmuyor. Binalar çok hoş bir şekilde bu dönümlerce orman parçasına öyle ustaca yerleştirilmiş ve o kadar güzel ki, insan kendisini Güney Amerika çiftliklerinden birinde gibi hissediyor. Buranın standart hizmeti otel için kahvaltı ve akşam yemeği. Yemekleri Saim Usta yapıyor ve çok da iyi yapıyor. En büyük korkum olan mide yanmasının zerresi bile oluşmadı. "Ellerine sağlık Saim Usta ve malzemenin en iyisini temin eden İnci Hanım."
İnci hanımın babası ve annesi bir ideal olarak burayı kurmuşlar. İdeallerine de sonuna kadar sahip çıkmışlar. Baba 6 yıl kadar önce vefat etmiş. Şimdi İnci Hanım o ideali aynen korumak için elinden geleni yapıyor ve konukları ile tek tek de ilgilenerek işine ne kadar sahip olduğunu hissettiriyor.
Tabii tam bir profesyonel olarak hizmet eden ama sanki konuk olduğunuz evin kızları oğulları imiş gibi davranan gençler, onları kendi çocuklarımız gibi sevdik.
Burada beni çok şaşırtan ve sevindiren CANKURTARAN ve koruma hizmeti veren URFALI İSA oldu. Üniversite mezunu bir genç ve tıpkı benim gibi Urfa Lisesinden mezun.
Tatil yaptığımız yerlerde o kadar dolaşırız ki bütçenin yarısının akaryakıta gittiğini ancak dönüşte fark ederiz. Yine de her zamanki hobimizi de ihmal etmedik. Ayvalık, Cunda Adası, Dikili, Çandarlı, Bergama sokaklarını, müzeleri ve diğer ören yerlerini de tavaf etmeyi ihmal etmedik. İşin bu tarafı başka bir yazı konusu. Teşekkürler ALTIN KAMP. Teşekkürler İnci Hanım, Saim usta ve tüm çalışanlar. Tekrar görüşmek arzusu ve ümidiyle...
Belediyelere de birkaç sözüm olacak elbet. Oraya gelen turistlerden birer tüy yolmak marifetmiş gibi davranıyorlar. Ören Öğretmenler mahallesinde ŞOK mağazasından alışveriş yapıyoruz. Marketin önünde otopark var. Çıkar çıkmaz yakanıza park parası diye yapışıyorlar. Çay bahçesinin önü arabalara ayrılmış park alanı bir çay içip ardından tekrar park parası hem de yazılı olarak. Belediyecile hemen sizi sobeleyip elinize makbuzu tutuşturuveriyorlar. Bunlar beni rahatsız eden şeyler ama belediyecilik buraya kadar düşmüş ne yapabiliriz ki.