Eric Von Daniken’in “Tanrıların
Arabaları” kitabı ile bir uzaylı meşalesi yakıldı. Daniken bu buluşu ile bayağı zengin
oldu (Zaten zengindi ama zenginliğe doyulmuyor demek ki). Onun açtığı yoldan
giden müritleri bile bayağı zengin olurken ben de onların zenginliğine epey
katkı sağlamışımdır. Birçoğumuz gibi.
Gizem uyuşturucu gibidir. Bir kapılmaya
görün. Hemen bağımlısı olursunuz. Bundan kurtulmak ise kilo vermek kadar
zordur. Ya da sigarayı bırakmak kadar.
History kanalda hemen her gün bir
program “Antik Uzaylılar”a adanmıştır. Sanırsınız ki insanoğlu (ve kızı) kendi
aklıyla kendi el emeği ile taş üstüne taş koymamıştır. Uzaydan birileri gelmiş
İngilizlerin Hindistana, İspanyolların Amerika kıtasına ayak basıp oraları
kolonileştirmesi gibi. Uzaylılar tabii daha ileri bir uygarlık oldukları için
tüm dünyayı istila etmişler üsler kurmuşlar ve maymuna kadar ulaşabilmiş olan EVRİM’i
insana çevirivermişler.
İyi de kardeşim o uzaylılar nasıl
gelişmişler ve nasıl onca uzaklardan gelip de dünyada yerleşmek, sonra da çekip
gitmek gereği duymuşlardır. Araçlarından hiç arızalandığı için ve atılan ve bizim bulduğumuz bir parça olmamış mıdır.?
Elbette bunların cevabı olmadığı gibi bu
programlarda sorusu da sorulmuyor.
Her canlı bir eğitim devresinden
geçiyor. Çok şükür ki böyle kanallar bunları da gösteriyor. Hayvanlar
analarından, babalarından hayatta kalmak için eğitim alıyorlar, av hayvanı
iseler kaçmayı, annesini tanımayı, avcıları teşhis etmeyi öğreniyor. Avcı ise
büyüklerinin eğitiminden geçiyor, tuzak kurmayı, av hilelerini ve yardımlaşmayı
öğreniyor. Hırsızlık ise en başta öğreniliyor.
İnsan yaşamak için en az hayvanlar kadar
birşeyleri ister istemez öğreniyor ve bu ortalama 5-10 yıl sürmek zorunda yoksa
yaşaması imkânsız.
Bir uygarlığın yaratılması ve gelişmesi ise sistemli bir eğitim olmadan mümkün olmuyor.
İnsanın insanlığı geliştirmek için
bulduğu en etkili icat bence kitlesel eğitimdir. Okulla yapılan eğitim. Bunun alt
yapısını, yazının icadı, yazının yazılacağı malzemelerin icadı (kil, taş, deri,
kağıt, kalem, mürekkep) getirmiştir. (şimdi de klavye)
Düşünebiliyor musunuz ki bundan çok
değil 200 yıl önce dünyada okuma bilenlerin oranı %1 bile değildi, yazmayı
bilenler ise bunun çok daha altında. (İngiltere krallarından çoğu okuma yazma bilmezmiş)
İşte insan bir gün anladı ki yaygın ve
kurumsal bir eğitim olmazsa ilerleme imkânsızdır. Ve en büyük icat EĞİTİM böylece önce
matbaayı ardından da her konuda kitapları yazılan bilgileri nesilden nesile
birikimleri de ekleyerek okullarla aktardı.
Savaşlarla zaman zaman uygarlıklar ve
onların birikimleri yok edildi, doğal afetler, salgın hastalıklar, pek çok
bilginin, ülkenin, şehir ve kasabaların ortadan yok olmasına sebep olmuştur. Bunlar
insanlığın kuyuya düşüp tekrar yukarı çıkmasına benzer.
Ben insan olmanın gururunu hiçbir uzaylıya
paylaşmak istemem. İnsan olmanın yıkıcı, yakıcı ve utandırıcı yanlarını da seve
seve kabullenirim. Carl Sagan’ın dediği gibi “hepimiz 13.5 milyar yıl önce oluşan
yıldız tozlarından meydana geldik. Yaşımız işte tam da bu kadar. Varsa eğer
uzaylı kardeşlerimiz de aynı yıldız tozundan meydana geldi. Ham maddemiz aynı. Yaşımız
da.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder