HİBRİT
(Melez) tohum
Bir
önceki yazımızda okuduklarımızı çok basite indirgeyerek teknik olarak ele
alacak olursak bazı yanlış bilinen şeylere de yine aynı basitlikle açıklık
getirebiliriz.
Tohumlu
bitkilerde erkek ve dişi organlar vardır. Bu organlar türlere göre değişiklik
gösterir. Bunları üç gurupra toplayabiliriz.
1- Erkek bitkiler, dişi bitkiler. Bunlar
ayrı ayrı fertlerdir.
2- Aynı bitki üzerinde bulunan erkek
çiçekler ve dişi çiçekler.
3- Aynı çiçek üzerinde bulunan erkek ve
dişi organlar.
1-Birincisinde
erkek fert ile dişi fert ayrı ayrı bireylerdir ve dişi fertteki çiçeğin
döllenebilmesi için erkek bitki polenlerinin (çiçek tozu) bir aracı ile dişi çiçeğe
taşınması gerekir. Bu taşıma işi rüzgar, su veya böceklerle olur. (başta arılar
olmak üzere sinekler, kuşlar ve çok az
da memeliler tarafından)
Meyveyi
döllenmiş çiçekleri olan dişi fertler üretir. Ve her meyvenin ortasında bir
tohum ve onun içinde de bir hayat saklıdır. Bu tohumların besleyici oluşu hemen
her tür canlının ilgisini çeker, bakterilerin, böceklerin ve memelilerin otobur
olanlarının. Bu yüzden soyun devamını sağlamak açısından çok ama çok fazla
üretilmelidir.
Bütün
eşeyli (erkek-dişi) üremelerde bir kural vardır. Kromozom sayılarının eşit olma
kuralı. Buna “Ya hep ya hiç yasası “denir. Yani bir dişi organ farklı kromozom
sayısı olan başka bir polenle tozlaşırsa meyve oluşmaz. Bunu şöyle bir benzetme
ile açıklayabiliriz. Yılda bir defa bir istasyona iki karşılıklı hattan iki
tren girmeli ve bunların ikisi de tam olgun olmalı, aynı sayıda vagonu ve her
vagonun da aynı sayıda penceresi bulunmalıdır. Bu karşılıklı durulan birkaç
dakikada her pencereden birer elma atılarak karşıdaki(dişi) katarın her
vagonundaki her pencereye bir tanesi isabet ettirilmelidir. Aksi halde tren
kalkacak ve döllenme gerçekleşmemiş olacaktır.
Tabiat
bunu inanılmaz sayıda treni bir garda buluşturarak yaratılan karmaşada çok
sayıda gerçek döllenmenin gerçekleşmesini sağlar. (Buradaki elma kromozom
anlamında kullanılmıştır.)
Milyonlarca
yıl içinde türler aynı zaman diliminde olgunlaşarak döllenme kabiliyeti
kazanmışlardır. Döllenme mevsiminde o kadar çok polen üretilir ki şaşar
kalırsınız. Bahar aylarında bir kavak veya söğüt ormanına giderseniz yerlerin, ağaç
gövdelerinin, yaprakların sapsarı polenlerle boyandığını görebilirsiniz hatta
bu sırada bir erkek çiçek patlamış ve polenlerini savurmuşsa üstünüz başınız
sapsarı polene bulanır. (kavak ve söğüt bu tür üremeye örnek olacak ağaç türlerinden sadece ikisidir.
2-İkincisi
de birinciye çok benzer. Fark, erkek ve dişi organların aynı birey üzerinde ve
farklı dallarda oluşudur. Böyle türlerin döllenmesi daha garantili olmakla
birlikte gen havuzu daha kısıtlıdır. Döllenme yine aynı taşıyıcılar sayesinde
gerçekleşir. Çam türleri bu tür bitkilere örnektir.
3-Üçüncüsü
erkek ve dişi organların aynı çiçekte bulunmasıdır. Bu bildiğimiz en güzel ve
en renkli çiçeklerin neredeyse tamamında böyledir. Döllenme daha garantili
olmakla beraber erkek ve dişi organların aynı ortamda bulunması bir nevi akraba
evliliğinin sakıncaları gibi sakıncalar yaratır. Çiçekler kendi polenleri
yerine başka bir çiçeğin polenleri ile döllenmeyi, kendi polenlerinin de başka
bir çiçeği döllemesini tercih eder. Bunun için bu çiçekler polenlerinin başka
çiçeklere ulaşması ve gen havuzunun büyümesi için taktikler geliştirmişlerdir.
Bunların her biri bir yazı konusu olabileceği için bu kadarla geçiştirmek daha
uygun düşer.
Tabiatın bahşettiği olanaklarla üreyen veya üretilen bitkiler hem
kolonilerini güçlendirip nesillerini garantiye alırlar hem de evrimlerini yavaş
fakat sürekli kılarlar. Bu evrime diğer canlılar da ayak uydurarak beslenme
sistemlerini senkronize etmişlerdir. Hani bir deyim vardır ya “Kışın kış
sebzeleri, yazın yaz sebzeleri yenmelidir” işte en temel ve sağlıklı gerçek
budur.
İnsanlık
tarım toplumuna geçiş yapınca tabiatın döngülerinin sırlarını kavramış ve ekim,
dikim ve hasat zamanlarını takvimine işlemiştir. Zaman zaman da daha iyi
fertlerin tohumlarını ayırarak iyi nesilleri geliştirmeyi, tesadüfleri kontrol
altına almayı başarmıştır. Bu durum yüzbinlerce yıl sürmüş ve nihayet 1960
yılna gelinmiştir.
1960 lı yıllarda Amerikalı bilim adamları
HİBRİT (melez) tohum üretmeyi başardılar. Aslında bu çok zor bir olay değildi.
İyi vasıflı erkek fertlerden alınan polenlerin yine iyi vasıflı dişilere kontrollü
ve suni olarak aktarılması ile gerçekleştiriliyordu. Yüzbinlerce melezleme
denemesi yapılıyor ve her birinin kaydı titizlikle tutuluyor ve titizlikle
saklanıyordu. Binlerce çaprazlamanın sadece birkaçı çok iyi vasıflı ürün
veriyordu. Hemen bunların patenti alınıyor ama sırlar ölümüne bir gizlilikle
korunuyordu. İşte bu yıllarda Hibrit tohumlarla yapılan üretimlerle ABD öyle bir ürün patlaması yaşadı ki. Tüketimin
kat be kat üstüne çıkılmış fiyatlar taban yapmıştı. Bu tam bir tarımsal krizdi.
Bu duruma dünya çapında bir çözüm bulunmalıydı. Bulundu da.
Devamı
gelecek yazıda.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder