Ekim
ayı İzmit'te sanat dünyasının kalbinin atmaya başladığı aydır. Müzik koroları bu
aya girilirken repertuvarlarını geçmeye başlar, İzmit sanat galerileri bu
günlerde sergilere kapılarını açar. Çalışacak yer peşinde olan sanatçılar ve
sanatçı adayları bu günlerde kendilerine yer verebilecek yetkililerin
kapılarını aşındırmaya başlar. Ve bu aylarda resmi kuruluşlar sanata olan
eğilimle orantılı olarak kurslar, organizasyonlar ve eğitim seferberliği
etkinlikleri düzenlemelerini hayata geçirirler. Okulların açılmasına paralel bir devinimdir bu. Çocuklar okula ana babalar etkinliklere.
İşte
bu yeni sanat sezonunun ilk sergisini İzmit Sanat Galerisinde izleme fırsatı
bulduk. Kadim dostumuz Erdal Özyurt’un kişisel resim sergisi.
İzmit
Belediye başkanı Dr. Nevzat Doğan’ın katkıları ve açılışta hazır bulunmasıyla
sanata ne kadar değer verdiğini görerek mutlu olduğumuz sergi, izlenmeye değer
kişisel sergilerdendi.
Erdal
Özyurt deniz astsubayı emeklisidir. Hayatını zor veya kolay şartlarda çalışarak
geçiren pek çok insan ne yazık ki emekliliğe hazırlık yapmayı düşünmüyor.
Emeklilik kapıya dayandığında ise büyük bir boşluğa düşmüş gibi hayattan elini
eteğini çekip bunalıma giriyor.
1999Gölcük depremi Erdal Özyurt’un hayata bakış açısında önemli bir değişime neden
oluyor ve resim yapmaya karar veriyor. Bu ikinci mesleğine Denizciliğe verdiği
önem kadar önem veriyor ve ders almaya başlıyor. Tabii yıllar içinde hem resim
yeteneği hem kültürü hem de resimleri birikiyor ve katıldığı birçok karma sergi
ona yetmemeye başlıyor ve kişisel sergisi işte karşımızda.
Kırkbir
tablonun sergilendiği galeriyi Dr. Nevzat Doğan’la birlikte geziyoruz. Başkanın
resimden derinlemesine anladığına şahit oluyoruz.
Erdal
Özyurt’un sergisinden benim anladıklarıma gelince, Ders aldığı her hocanın
sistemine ve tarzına uygun birer ikişer resmin varlığına şaşmamak gerek zira bu
sergi kişisel gelişimini yansıtan her dönemi kapsayan bir sergi, Kolaj, soyut,
klasik, natürmort atölye çalışmalarının ardından kişiliğini bulduğunu ve “artık
bu benim tarzım” diyebileceği resimler başlıyor ve resimler olgunlaşıyor.
Sergide
şunu görebiliyoruz, Erdal Özyurt bir tabiat, bir açık hava ressamıdır. Tabiata
yüzünü dönmüş ve belki de insanın tabiatta yaptığı etkiyi protesto etmek için
insan resmetmemeye başlamıştır. Oysa Kemancı, Tencerede yemek yapan kadın,
Buzkaşi gibi tablolarında insanı da başarılı bir şekilde ifade edebildiğini
göstermiş.
Resmin
en güzel tarafı gönlün, duyguların, algıların neyi istiyorsa onu tuvale aktarabilmek değil midir. İşte Erdal
Özyurt da bunu yapmış ve yelkenliyi bile insan unsurunu redderek sonsuzluk
hissi verecek şekilde maviliklerin içine yerleştirmede büyük ustalık
sergilemiş.
Anı
defterine bir şey yazmamayı tercih edişimin sebebi daha serinkanlı ve objektif,
anı defteri ile çelişmeyen bir yazıyı kaleme alabilmek içindi.
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilbu sergi ve bu blog yayınlanalı 3 yıl olmuş , güçlüifade ve kurgu yeteneğini tekrar idrak ettim .kesinlikle yazmalısın vuralcım. not: sergim esnasında ve daha sonra farkettim ki resme başlama yılı olarak 2011 olarak görünüyor.oysa başlangıç yılım 2001 ...:) şimdi hedefim kısmet olursa suluboya çalışmalarımdan bir kolaj ile sergi yapmak hayırlısı...
SilSEVGİLİ VURAL KARDEŞİME GÜÇLÜ TESBİTLERİ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM.KALEMİN DAİM OLSUN DOSTUM.
YanıtlaSilYazdıklarımda hasis davrandığımın farkındayım. Bir sonraki serginizde eminim çok daha iyi şeyleri hakedeceksiniz. Teşekkürler.
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
Sil