26 Nisan 2013 Cuma

MISIR PİRAMİTLERİ İLE İLGİLİ BAZI SORULARA CEVAP


Piramitlerin hiçbir gizemi olmadığını yazmıştım. Takipçilerimden bazı eleştirel sorular aldım. Tabii bu soruları ve eleştirileri, bloggerde üye olmadıkları için görünemiyor. O yüzden e-posta adresime göndermişler. Teşekkür ediyorum. 
Bunlardan biri nasıl olup da kusursuz bir şekilde o devasa yapıları kuzey- güney ve dolaylı olarak doğu- batı doğrultusuna yerleştirdikleri diğeri de Karnak'taki tapınaklarda sadece gündönümünde aydınlanan koridor ucundaki kutsal heykelin nasıl ileri teknoloji yardımı olmadan hesaplanabildiği. Bir de büyük piramitteki güneye bakan hava kanalının sirius yıldızını gösterdiği.
Son sorudan başlayayım. O hava bacası denen galerinin her zaman siriusu veya başka bir yıldızı göstermesi bir aldatmacadan başka bir şey değil. Astronomiden biraz anlayan herkes öyle dar ve uzun bir baca deliğinden bir yıldızın(bu sirius da olabilir başka bir yıldız da) yılda sadece iki defa görünebileceğini bilir. Dünyanın ekseni  ile yörünge  düzlemi arasında 23 derece 26 dakika bir açının olması gökyüzünün her gece birkaç dakikalık sapma göstermesine neden olduğunu hepimiz biliyoruz.
Eğer sondan bakarsak pek çok şey bize gizemli ve olağanüstü gelir. Bunun nasıl yapılabildiğini düşünür dururuz. İşin içinden çıkamayınca da işi uzaylılara havale eder işin içinden sıyrılırız.
Şimdi bir senaryo yazalım. Bir adam bir mimar çağırıyor ve diyor ki, “Babam şu tarihte doğmuş. Falan tarihte de öldü. Ben babamı çok seviyorum o öldükten sonra da çok zengin oldum. Şimdi babama bir anıt mezar yaptırmak istiyorum. İstediğim şu. Babamın doğum tarihinde ve sadece o gün güneş doğarken sabah güneşi mezar taşına doğudaki pencereden, ölüm tarihinde de batıdaki pencereden akşam güneşi düşsün. Bunun dışında mezar taşına güneş ışığı düşmesin”
Siz mimar olsanız (ya da bir inşaat kalfası) ne yapar ve nasıl bunu sağlarsınız. 1 yıl da süreniz olsun. Bunu yaparsınız. Ve haber yayılır. “Falan kişinin anıt mezarı öyle harika yapılmış ki. Sadece doğum gününde güneş doğarken ve sadece ölüm gününde güneş batarken mezar taşına güneş ışığı düşüyormuş” tabii bugün için bunun imkânlı olduğunu biliyoruz. Bir astronom çağırırsınız ve bir bilgisayar programı yaptırır açıları hesaplatır ve pencereleri doğru yerlere yerleştirir ve işi teslim edersiniz.
İyi de bu iş 4500 yıl önce yapılmışsa bunu nasıl yorumlarsınız. “O devirde bilgisayar yok matematik keşfedilmemiş olmalı, eğitim ve zekâ seviyesi bizden çok geri,(!) o halde bunlar bunu bir uzaylıdan yardım almadan, ya da geleceğe seyahat etmeden (Basit bir şeyi yapamayanlar geleceğe nasıl gidecek o da başka bir sorun ya neyse) yapamazlar. Gelsin gizem teorileri. Ama bu her zaman mümkündü ve her zaman da mümkün olacaktır hem de bütün bugünkü imkanlar olmadan.
İyi de akıllıca bir taş ustası bunu yapamaz mı? Bence yapar. Adamın mezarı sabit bir yerde duruyor. Doğum ve ölüm tarihleri belli. Bu belirtilen doğum ve ölüm günlerinde mezara gelirsin. Hangisi senin işe başlayacağın güne yakınsa örneğin ölüm tarihi iki ay sonra, doğum tarihi de dört ay sonra ise işe iki ay sonraki ölüm gününde bir hiza belirler ve güneşin battığı an ışığın nerden geldiğini işaretlersin. Doğum günü de gelir güneş doğarken güneşin konumunu işaretlersin. Sonra da anıt mezarın duvarlarını yapar işaretlediğin yerlerde küçük, şık birer pencere bırakırsın olur biter. İşe ne astronom karışmıştır, ne matematikçiler ne sinüs ne kosinüs. Ne de uzaylılar.
İstenen gün ve istenen saate bile böyle basit ve sade bir usulle bunu yapmak son derece kolaydır. Yeter ki kışın kapalı bir güne denk gelmesin. Ama Mısır söz konusuysa buluttan korkmaya hiç gerek yoktur.
Efendim Karnak’taki tapınakta gün dönümünde sadece bir gün güneş ışığı 50 metrelik koridoru aşıp RA nın heykelini aydınlatıyormuş. Aman ne gizem. 50 değil 150 metre olsa ne gam, yeterki istenen büyüklükteki tapınağı yaptıracak paran olsun.
Piramitler kusursuz bir biçimde kuzey güney doğrultusunda yerleştirilmiş. Aman ne zor. Kutup yıldızının varlığı ve kuzeyi neredeyse kusursuz bir şekilde gösterdiği insanoğlunun denize ilk açılmasından beri (belki daha eski) biliniyor. Yani binlerce yıldan beri. Gece çıkar ucunda bir ateş yanan bir sırığı yere çakarsın. Sonra geriye gider bir sırık daha çakarsın bu ikinci sırık gez, ilk sırık arpacık, kutup yıdızı da hedef olacak şekilde nişan alırsın. İki sırığı birleştiren doğru kusursuz kuzeyi gösterir.  Gerisini bir gönye ve iple halletmek çocuk oyuncağıdır.
Her şeyin bir çözümü vardır. Hiçbir şey gizem değildir. Mısırlılar elbette mükemmel bir uygarlık yarattı ama onların yaptıkları derin gizler taşımıyor. Unutmayın ki 5000 yılı aşıp günümüze kadar gelebilen resim sanatında bile profilden ileriye gidememiş ve cepheden resim yapmayı, perspektifi keşfedememişlerdir. Onlara yardım eden uzaylılar(!) onlara bunu bilmedikleri için mi öğretemediler.
Bu konuda daha söylenecek çok şey var. İnsan zekâsına haksızlık etmemek lazım. Bizde bir tabir vardır “Öküz altında buzağı aramak.” Bu bana Geothe’nin ölürken söylediği “biraz ışık” lafının “adam ölürken bile hala yeni şeyler öğrenmek istediğini söyledi” diye yorumlanmasını anımsatıyor. Oysa zavallı adam gözleri ölüm halinde görememeye başlayınca perdeleri kapattıklarını sanıp “biraz ışık” istemekten başka hiçbir anlam  yüklememişti. Işığınız bol olsun.

3 yorum:

  1. Hiçbir uygarlığı onu yaratanlardan başkasına mal etmemek gerekir. Bu insan aklına, azmine ve emeğine saygısızlıktır. Ödevini güzelce yapan çocuğa öğretmenin "Bunu baban yapmıştır" demesi ne kadar inciticidir. Onu okuldan ve ödevden ne kadar soğutur...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eğer İngilizceniz var ise, youtube'da bölüm olarak bulunan, şu aşağıdaki belgeseli izlemenizi öneririm. Böylece de cahillik taşan yazılar yazmamış olursunuz bu konuda...

      Pyramid code:
      http://www.youtube.com/watch?v=Pqy6p-OFfuM

      Ayrıca Çin'de de Uygur piramitlerinin olduğunu, ve şimdilerde de Bosna'da Mısır'dakinden çok daha büyük bazı piramitlerin kazılarını yaptıklarını da bilgilerinize sunarım...

      Sil
    2. Tam tersine sansasyon yaratıp cahillerin sırtından para kazanmak için uydurulmuş efsaneler birçoklarını (umarım buna siz dahil değilsinizdir) heyecanlandırıp harcama yapmaya zorluyordur. Bir şeyin varlığı ve büyüklüğü sadece verilen emeğin büyüklüğünü gösterir. Gizemini değil. Yukardaki yazıyı yazabilmek için kaç cilt kitap okunmuştur tahmin bile edemezsiniz

      Sil