8 Nisan 2012 Pazar

İZMİR YOLUNDA KAVUN VE ÇÖMLEK

    Çoğu kez tatilimizi Egede geçiririz. Egenin yakıcı güneşi ve üşüten denizi harikadır. Ama en güzeli de tatilin bitip dönüşün başlamasıdır. 

    Urfada atlarımız vardı onlara binmeye bayılırdık. Saatlerce dolaşır hayvanları koşturmak için sürekli çaba gösterirdik. Atların bu gezintilere bizim kadar hevesli olmadığını eve, yani onların ahırına yöneldiğimizde anlardık. Dönüşe geçtiğimizi hemen anlar ve bu kez de onları durdurmak için büyük çaba harcardık. Çoğu kez ahırın kapısından biz üzerindeyken geçmeye kalkarlardı da biz can havliyle eyerden kendimizi yere atmak zorunda kalırdık.


     Tatil dönüşlerinde o atlarımızla şimdilerde empati kuruyorum da  neden bu kadar tatil dönüşlerinde kaza istatistiklerinin yükseldiğini daha iyi anlıyorum. Eve dönüş gibisi yok.




      Aslında konu bu değildi ama daldık işte. Ege tatillerinden dönerken hemen her defasında Akhisar- Balıkesir arasında kurulan sergilere uğramadan edemem. Arabanın bagajının elverdiği kadar Kırkağaç kavunu ve bir iki de çömlek alırım.
     Kavunlar hemen her defasında(İzmit'te yokmuş gibi) tatsızdır, çömlekler de daha ilk ocağa girişte çatlayıverirler. Ama ben yine de her yıl  bunlardan alırım.
      Adamlar öyle güzel sergiler öyle güzel sıralarlar ki sadece bu emekleri için bile almaya ve onları ödüllendirmeye değer. (birkaç on liranın neresi ödülse) Şimdi fotoğraflara bir daha bakın. Hele hele satıcı amcanın müthiş gülümsemesini görünce siz olsanız almaz mısınız.
     Sevgiler sunuyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder