21 Mayıs 2013 Salı

TOHUMLA GELEN DEHŞET (2)


HİBRİT (Melez) tohum
Bir önceki yazımızda okuduklarımızı çok basite indirgeyerek teknik olarak ele alacak olursak bazı yanlış bilinen şeylere de yine aynı basitlikle açıklık getirebiliriz.
Tohumlu bitkilerde erkek ve dişi organlar vardır. Bu organlar türlere göre değişiklik gösterir. Bunları üç gurupra toplayabiliriz.
1- Erkek bitkiler, dişi bitkiler. Bunlar ayrı ayrı fertlerdir.
2- Aynı bitki üzerinde bulunan erkek çiçekler ve dişi çiçekler.
3- Aynı çiçek üzerinde bulunan erkek ve dişi organlar.
1-Birincisinde erkek fert ile dişi fert ayrı ayrı bireylerdir ve dişi fertteki çiçeğin döllenebilmesi için erkek bitki polenlerinin (çiçek tozu) bir aracı ile dişi çiçeğe taşınması gerekir. Bu taşıma işi rüzgar, su veya böceklerle olur. (başta arılar olmak üzere sinekler,  kuşlar ve çok az da memeliler tarafından)
Meyveyi döllenmiş çiçekleri olan dişi fertler üretir. Ve her meyvenin ortasında bir tohum ve onun içinde de bir hayat saklıdır. Bu tohumların besleyici oluşu hemen her tür canlının ilgisini çeker, bakterilerin, böceklerin ve memelilerin otobur olanlarının. Bu yüzden soyun devamını sağlamak açısından çok ama çok fazla üretilmelidir.
Bütün eşeyli (erkek-dişi) üremelerde bir kural vardır. Kromozom sayılarının eşit olma kuralı. Buna “Ya hep ya hiç yasası “denir. Yani bir dişi organ farklı kromozom sayısı olan başka bir polenle tozlaşırsa meyve oluşmaz. Bunu şöyle bir benzetme ile açıklayabiliriz. Yılda bir defa bir istasyona iki karşılıklı hattan iki tren girmeli ve bunların ikisi de tam olgun olmalı, aynı sayıda vagonu ve her vagonun da aynı sayıda penceresi bulunmalıdır. Bu karşılıklı durulan birkaç dakikada her pencereden birer elma atılarak karşıdaki(dişi) katarın her vagonundaki her pencereye bir tanesi isabet ettirilmelidir. Aksi halde tren kalkacak ve döllenme gerçekleşmemiş olacaktır.
Tabiat bunu inanılmaz sayıda treni bir garda buluşturarak yaratılan karmaşada çok sayıda gerçek döllenmenin gerçekleşmesini sağlar. (Buradaki elma kromozom anlamında kullanılmıştır.)
Milyonlarca yıl içinde türler aynı zaman diliminde olgunlaşarak döllenme kabiliyeti kazanmışlardır. Döllenme mevsiminde o kadar çok polen üretilir ki şaşar kalırsınız. Bahar aylarında bir kavak veya söğüt ormanına giderseniz yerlerin, ağaç gövdelerinin, yaprakların sapsarı polenlerle boyandığını görebilirsiniz hatta bu sırada bir erkek çiçek patlamış ve polenlerini savurmuşsa üstünüz başınız sapsarı polene bulanır. (kavak ve söğüt bu tür üremeye örnek olacak ağaç türlerinden sadece ikisidir.
2-İkincisi de birinciye çok benzer. Fark, erkek ve dişi organların aynı birey üzerinde ve farklı dallarda oluşudur. Böyle türlerin döllenmesi daha garantili olmakla birlikte gen havuzu daha kısıtlıdır. Döllenme yine aynı taşıyıcılar sayesinde gerçekleşir. Çam türleri bu tür bitkilere örnektir.
3-Üçüncüsü erkek ve dişi organların aynı çiçekte bulunmasıdır. Bu bildiğimiz en güzel ve en renkli çiçeklerin neredeyse tamamında böyledir. Döllenme daha garantili olmakla beraber erkek ve dişi organların aynı ortamda bulunması bir nevi akraba evliliğinin sakıncaları gibi sakıncalar yaratır. Çiçekler kendi polenleri yerine başka bir çiçeğin polenleri ile döllenmeyi, kendi polenlerinin de başka bir çiçeği döllemesini tercih eder. Bunun için bu çiçekler polenlerinin başka çiçeklere ulaşması ve gen havuzunun büyümesi için taktikler geliştirmişlerdir. Bunların her biri bir yazı konusu olabileceği için bu kadarla geçiştirmek daha uygun düşer.
Tabiatın bahşettiği olanaklarla üreyen veya üretilen bitkiler hem kolonilerini güçlendirip nesillerini garantiye alırlar hem de evrimlerini yavaş fakat sürekli kılarlar. Bu evrime diğer canlılar da ayak uydurarak beslenme sistemlerini senkronize etmişlerdir. Hani bir deyim vardır ya “Kışın kış sebzeleri, yazın yaz sebzeleri yenmelidir” işte en temel ve sağlıklı gerçek budur.
İnsanlık tarım toplumuna geçiş yapınca tabiatın döngülerinin sırlarını kavramış ve ekim, dikim ve hasat zamanlarını takvimine işlemiştir. Zaman zaman da daha iyi fertlerin tohumlarını ayırarak iyi nesilleri geliştirmeyi, tesadüfleri kontrol altına almayı başarmıştır. Bu durum yüzbinlerce yıl sürmüş ve nihayet 1960 yılna gelinmiştir.
 1960 lı yıllarda Amerikalı bilim adamları HİBRİT (melez) tohum üretmeyi başardılar. Aslında bu çok zor bir olay değildi. İyi vasıflı erkek fertlerden alınan polenlerin yine iyi vasıflı dişilere kontrollü ve suni olarak aktarılması ile gerçekleştiriliyordu. Yüzbinlerce melezleme denemesi yapılıyor ve her birinin kaydı titizlikle tutuluyor ve titizlikle saklanıyordu. Binlerce çaprazlamanın sadece birkaçı çok iyi vasıflı ürün veriyordu. Hemen bunların patenti alınıyor ama sırlar ölümüne bir gizlilikle korunuyordu. İşte bu yıllarda Hibrit tohumlarla yapılan üretimlerle ABD öyle bir ürün patlaması yaşadı ki. Tüketimin kat be kat üstüne çıkılmış fiyatlar taban yapmıştı. Bu tam bir tarımsal krizdi. Bu duruma dünya çapında bir çözüm bulunmalıydı. Bulundu da.
Devamı gelecek yazıda.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder