18 Ocak 2012 Çarşamba

ÖZLÜ SÖZÜN SAHİBİ KİMDİR


İnsanlar çok şeyi yaşarlar ama bunun çoğunun farkına varamazlar. Biri çıkar da aslında ne olduğunu söyleyince diğerler, “Tüh be! Ben neden bunu düşünemedim?” diye dövünür ama atı alan Üsküdar’ı geçmiş açıklamanın sahibi kendini tescil ettirmiştir.

Tabii bu bizim milletimiz için o kadar da önemli değildir. İlk biz söylesek de zaten bunu yayınlayamadığımız tescil ettiremediğimiz için lafta kalmış bir şişinmeden başka elimizde bir şey kalmaz.

Montaigne “Denemeler’ ini” yazdığında tüm okurları(1550 yılında olabilir) ve hatta ilk defa bu gün  okuyanlar bile, “vay be ben bunu biliyordum ama neden bu güne kadar ifade etmedim acaba” dediği şeyleri yazmıştı.

Anştan, (Einstein) görecelik ilkesini ortaya atıp bunu öğrencilerine öğretmeye çalışırken, kafası bir türlü basmayan bir kız öğrencisi sorar “Hocam, (bakın bu şekilde hitap tarzı bize özgüdür inanmayın o muhtemelen Sir, veya proffesor demiştir) bunu bir türlü kavrayamıyorum. Zaman neden göreceli olsun, neden kişiye veya olaya göre değişsin? Lütfen bir örnek verin de benim bu kalın kafam da bunu anlasın. (Muhtemelen sarışın olduğu için kavrayamamıştı.)

Anştayn bu, ne de olsa dahi, böyle bir soruyla karşılaşacağını tahmin etmiş olmalı ve cevabı uzun uzun düşünüp test etmiş olmalıdır ki hemen hiç düşünmemiş gibi yaparak soruyu yanıtlar.

“Bak evladım (bu hitap da bize özgüdür. Bunu Avrupa’da söyle de bak bakalım babalık davası açıp da mirasından pay alıyor mu almıyor mu.) şurda gördüğün soba nasıl güzel yanıyor, bunun üzerinde birkaç saniye otursan sana bir yıl gibi gelir. Sevgilinin kucağında bütün gece otursan sana bir dakika gibi gelir. İşte izafiyet budur.”

Kızın belki de sevgilisi yoktu ama varmış gibi davranarak hafifçe kızardı ve “Çok iyi anladım hocam” diye kıkırdadı.

Bu güne kadar hatta bu satırlara kadar yansıyan bu olay bu gün bile “Yahu bunu ben de fark etmiştim ama ne yazık ki bana değil Anştayn’a sormuşlar” diyebileceğimiz kadar gözümüzün önündedir. Dedik ya geçmiş olsun. Atı alan Anştayn, Üsküdar’ı geçeli yüz yıldan fazla oldu.

Bunları niye mi yazdım tabii ki sizleri olaya ısıtıp havaya sokmak için. Şimdi buraya yazarak bir bakıma tescil ettirmiş olacağım bu deyim bana aittir.

“HAYAT İYİ YAŞAMAK İÇİN ÇOK KISA, REZİLLİK ÇEKMEK İÇİN ÇOK UZUN” Nasıl beğendiniz mi bunu siz de mutlaka hissetmişsinizdir ama ilk ben yazıyorum işte. Özlü sözlerin sahipleri onları söyleyenler değil ilk defa imzasıyla yazıya dökenlerdir.

“Not: daha önce bunu yazan olduysa ben okumadım. Okuyan olursa bu iddiamdan hemen vaz geçebilirim. (Ben bunu söyleyeli çok oldu ama ilk defa yazıyorum ona göre itiraz edin tamam mı.)

Sevgilerim tüm dostlarıma ve takipçilerimedir. (takipçilerim şimdilik sadece birkaç kişi)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder