26 Haziran 2013 Çarşamba

DOMUZLARA NE OLDU ?

Domuzlara ne oldu?
Zıraatçıların anlattığı hoş bir hikâye vardır. Sizlerle paylaşmak istedim.
İlin birine genç ve çalışkan bir Zıraat Müdürü atanır. Hemen kolları sıvar ve ilin zıraat faaliyetleri ile ilgili dosyaları taramaya başlar. Yaban domuzları ile ilgili dosya ilgisini çeker. Her yıl yaban domuzlarının sayımının yapıldığını ve her seferinde 150 adet kayıtlı domuz olduğunu görür. Hayret eder. Domuzlar hızla artan, bir defada 6-12 arası yavru yapan hayvanlardır. Nasıl olmuştur da bunların sayısı her yıl aynı kalmıştır. Müdür bu sayının uydurma olduğunu hemen anlar ve yardımcısını çağırarak hemen bir ekip kurulmasını ve arazide tespit yapılmasını ister. Yardımcısı deneyimli bir memurdur ve müdürüne.
“Müdür bey başınıza iş açacaksınız. Bırakın, aynı sayıyı istatistik belgesine yazalım gitsin. Hepimizin başını ağrıtırlar sonra.”
Müdür dürüst ve çalışkan dosdoğru bir insandır. “Olmaz, gerçek domuz sayısı bulunacak ve Ankara'ya bildirilecek.” Der ve kesip atar.
Emir bu, hemen bir ekip kurulur. Dağ bayır dolaşılır aylarca sayım yapılır ve domuz sayısının 500 olduğu tespit edilip Ankara’ya bildirilir.
İvedi bir emir birkaç gün sonra müdürün önündedir. “Aradaki fazlalık 350 domuz sayısının nedeninin bildirilmesi ve derhal ideal sayı olan 150 adede düşürülmesi için çalışmaların başlatılması ve sonucun bildirilmesi”
Müdür güç durumdadır. O kadar iş güç arasında bir de bu ortaya çıkmıştır. Kara kara düşünürken bıyık altından gülen yardımcısı yardım elini uzatmaya karar vererek çözümü söyler.
Domuzlar kurulan ekiplerle komşu ilin sınırlarına kadara kovalanacak ve 350 adedi komşu ile sürülecektir. Tabii kağıt üzerinde. Ankara’ya böyle yazılır. Şimdi komşu il düşünecektir. Ama onlar çözüm için zaten deneyimlidirler, onlar da daha doğudaki ile, doğudaki il daha doğudakine domuzları kovalar. En son da en doğudaki il 350 domuzu komşu devletin sınırlarından dışarıya kovar ve 350 yaban domuzundan Türkiye kurtulmuş olur.
İşte Türkiye’deki işler zaman zaman böyle yürür. Her duyduğunuza her okuduğunuza bir de bu hikâyeyi anımsayarak kafa yorun. Duymak istediğiniz, bilmek istediğiniz neyse o hoşunuza gider mi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder